Genişlemek ve yeni pazarlara açılmak isteyen pek çok marka için franchising son derece kazançlı bir sistemdir. Ancak tek ya da her zaman en iyi seçeceğiniz değildir. Bu yazımızda size büyümek için farklı yolları seçen, biri franchise sistemini diğeri ise bayilere lisans vermeyi tercih eden iki yatırımcı ile tanıştırmak istiyoruz.
Bir pazarlama yöneticisi olan Steve Schulze, Nekter Juice Bar’ı 2010 yılında öğretmen eşi Alexis ile birlikte kurdu. Amaçları, tüketicilerin katkısız, saf ve uygun fiyatlı meyve suyu ihtiyacını karşılamaktı. Şu anda Nekter Juice Bar’ın 42’si kendisine ait 20’si franchise işletmesi olan toplam 62 mağazası bulunuyor. Ve Nekter Juice Bar, “meyve suyunun Stacbucks’ı” olmayı hedefliyor.
Lisans Veren: Don DiCostanzo - Pedego Elektrikli Bisikletler
Uzun zamandır bir şirkette otomobil parçaları yöneticisi olan Don DiCostanzo kendi elektronik bisikletini üretti ve onları satmak için bir mağaza kurdu. Mağazalarını franchise etmenin doğru bir karar olup olmadığına dair bir süre araştırma yaptı ve bu sistemin kendi işletmesinde uygulamak için doğru bir iş modeli olmadığına karar verdi. Şu anda Don DiCostanzo ABD, Kanada, Meksika ve Avrupa genelinde 87 lisanslı bayi aracılığı ile satışlarını sürdürüyor.
Küçük bir işletmeyi büyük bir zincir mağaza haline dönüştürmek gerçekten büyük bir hamledir. Bu yüzden şirketinizi nasıl büyüteceğinize karar vermeden önce kendi yönetim tarzınızı ve nihai hedeflerinizi belirlemelisiniz. Aslında bu noktada işletmenizi franchise etmek isteyip istemediğinize değil tam olarak işletmenizi nasıl yönetmek istediğinize karar verirsiniz. Küçük işletmelerin bu kararı vermesine ve süreci gerçekleştirmesine yardımcı olan bir danışmanlık şirketi olan iFranchise Group’un CEO’su Mark Siebert, iş açısından bakıldığında iyi bir franchise sistemi oluşturmak ile iyi bir bayi sistemi oluşturmak arasında çok az fark olduğuna, her ikisinde kullanılan araçların ve stratejilerin büyük ölçüde aynı olduğuna dikkat çekiyor.
New Port Beach, Calif’te yaşayan Steve ve Alexis Schulze, sağlıklı gıda ürünleri satan dükkanlarda meyve suyu zincirlerinde satılan işlenmiş bileşenlerden, katkı maddelerinden ve tatlandırıcılardan oluşan meyve sularını beğenmediler. Bunun üzerinde gerçekleştirdikleri kişisel deneyler sonucunda, kitlelerle paylaşabilecekleri kadar lezzetli olduğuna inandıkları Hindistan cevizi suyu bazlı içeceklerini elde ettiler. 2010 yılının Ekim ayında Costa Mesa’da Nekter Juice Bar’ı kurdular. Uygun fiyatlı, koruyucu ve rafine şeker içermeyen yerel kaynaklı meyve suları, smoothie’ler ve meyve kaseleri satıp Güney California’da birkaç Nekter Juice Bar açabileceklerini fark ettiler. Karşı karşıya kaldıkları talep kısa sürede beklentilerinin çok üzerine çıktı. Kısa bir süre sonra açtıkları yeni işletmeler ile Texas, Arizona, Nevada ve Colorado’ya doğru genişlemeye başladılar. Bu Nekter Juice Bar’ın yeni bir mağaza inşa etmenin, işletmenin ve personel ücretleri gibi tüm masrafları karşılayabildiğini kanıtlıyordu. Steve Schulze 2012 yılında ciddi bir şekilde bir başka büyüme modeli uygulamayı düşünmeye başladı: franchising. Mağazalarından birini kurup işleten bireysel girişimciler için işletme talimatları, ticari marka kullanımı ve devam eden destek hizmetlerini sağlamak için hazır olacaklardı ancak bunu yapmak için para yatırmaları gerekmeyecekti. Üstelik aylık olarak bir telif bedeli alacaklardı.
Plaja kadar bisiklet sürmek Orange Conty’de yaşayan girişimci Don DiCostanzo için bir sorun değildi. Ama dik bir tepenin üzerinde bulunan evine dönmekte zorlanıyordu. Bu nedenle kendisine bir elektrikli bisiklet aldı ve bu Don DiCostanzo’ya ilham verdi. Pedal çevirmek egzersiz yapmasını sağlarken bisikletin motoru sayesinde tepelerin düzleştiğini fark etti. Buna hayran kalan Don DiCostanzo bir elektrikli bisiklet dükkanı açtı ama kelimenin tam anlamı ile hevesi kursağında kaldı çünkü piyasadaki hiçbir bisikleti sevmedi. Bunun üzerine daha iyi bir şey üretmek istedi. 2008’de arkadaşı ve amatör bisiklet tamircisi Terry Sherry’den destek aldı. Ve sonuçta ortaya klasik taşıt ve dağ bisikletlerinden kargo ve tanem sürüşlerine kadar uzanan, fiyatı 2.000 - 3.000 USD arasında değişen Pedego Electric Bikes çıktı. Ürünlerini satışa çıkarabileceği geleneksel dükkanlar buldu ancak hiçbir ürününü satmadı. Çünkü bisiklet dükkanlarının ürünlerini sunmak için berbat yerler olduğunu ve hiçbirinin elektrikli bisiklete inanmadıklarını gördü. İki iş ortağı ürünlerinin farkını ve önemini anlayabilecek kritik kitleye ulaşmalarını sağlayacak başka bir yol olması gerektiğine inanıyorlardı. Bu nedenle Pedego markası altında kendi mağazalarını yarattılar ve lisans vermeyi seçtiler. Böylece bir franchise sistemi kurmak yerine enerjilerini üretime ve satışa yönlendirebileceklerdi. İlk yetkili bayileri 2011 yılında Huntington Beach, California’da idi. Franchise sözleşmeleri gibi lisans anlaşmaları da birbirinden farklılık gösterir. Pedego’nun lisans anlaşmasına göre bağımsız bir yatırımcı 75.000 USD nakit para karşılığında Pedego’nun ismini kullanma hakkını alır ve yalnızca Pedego elektrikli bisikletleri satmayı kabul eder. Şirket bu işten toptan satış yaparak para kazanır. Bazı lisans veren markalar Pedego’dan farklı olarak yıllık bir lisans ücreti talep edebilir. Bu model Pedego Electric Bikes’da işe yaradı. Dört yıl sonra California’nın sahil kasabalarından Colorado’nun kayak kasabalarına ve Doğu Kıyısı’na bisikletlerini satan ve kiralayan bayileri vardı. Ve her mağaza yerel piyasayı belli topluluklara hitap edebilmek için araştırmış bulunan kişiler tarafından işletiliyordu.
iFranchise Group CEO’su Mark Siebert “Üçüncü bir tarafın markanızı kullanmasına izin verdiğinizde, markanın halk karşısında nasıl temsil edileceği konusunda bir miktar kontrol uygulamanız gerekir. Kontrolün herhangi bir şekilde artması, franchise ya da lisans veren kişi için her zaman maliyet taşır.” Sözleri ile her iki sistemde de çok önemli olan bir konuya dikkat çekiyor.
Nekter Juice Bar 2012 yılında franchise sistemine geçici olarak başladı. Bu şekilde altı mağaza açıldı ve franchise sistemi ile daha fazla mağaza açıp açmayacaklarına dair karar vermek için iki yıl beklemek istediler. Ancak altı ay içerisinde mağazalar hızla büyürken markadan franchise almak isteyen adaylardan sorular çığ gibi gelmeye başladı. Bunun üzerine ilk altı mağazaya ek birkaç mağaza daha açtılar. Çok hızlı büyüyen ancak daha sonra düşüşe geçen franchise markalarının öykülerini duydukça aynı kaderi paylaşmamak için detaylı bir araştırmaya girdiler. Nekter Juice Bar 2015 yılını franchise uzmanları ile çalışarak materyallerini güçlendirerek, yasal olarak gerekli olan açıklama belgelerini güncellemek, franchise sistemi ile hangi pazarlarda genişleyebilecekleri ile ilgili araştırmaları yaparak geçirdi. Artık Nekter Juice Bar franchise almak isteyen yeni girişimcilerin başvurularını kabul ediyor. Önümüzdeki üç ila beş yıl arasında ise mevcut 62 mağazalarına şirkete ait 100 ve franchise verme yolu ile açılan 200 işletmeyi eklemeyi planlıyor.
Pedago Electric Bikes hızlı bir şekilde büyüyordu. Ancak endüstri danışanları paranın potansiyel olarak masada kaldığını düşünüyorlardı. Lisanslama sisteminde para yalnızca bisiklet satışından kazanılır. Satıcı ne kadar çok satış yaparsa o kadar çok sipariş verir. Ancak Pedego Electric Bikes bir franchise modeline geçerse franchise ücreti ve aylık royalty bedeli de dahil olmak üzere lisanslama sisteminde elde etmesi mümkün olmayan ek gelir kaynaklarına sahip olacaktı. Satıcıların yalnızca mevsimlik olarak yeni bir ürün aldığında çek verdiği bir sistemle karşılaştırıldığında oldukça cazipti. Bunun üzerine Don DiCostanzo franchise sürecine yardımcı olmaları için iFranchise Group ile çalışmaya başladı. Aylarca süren çalışmalardan sonra Dan DiCostanzo ve Sherry iki günlük bir eğitim seminerine katıldı. Ve franchise alan girişimcilerin bir numaralı önceliğinin emirleri yerine getirmeleri ve tam olarak söyleneni yapmaları gerektiği olduğunu öğrendiler. Bunun üzerine Sherry, DiCostanzo’yu bir kenara çekti. Bunun satış ve promosyonlar yapma, mağaza konumlarına karar verme ve hatta mağaza saatlerini uygun gördüğü şekilde belirleme özgürlüğüne sahip olan bayileri üzerinde kesinlikle işe yaramayacağını söyledi. Bayilerinin bir operasyon el kitabını ya da şirket tarafından belirlenen zorunlu mağaza çalışma saatlerini takip etmelerini istemek aralarındaki ilişkiye zarar verebilirdi. Bu nedenle DiCostanzo ve Sherry franchising sisteminden tamamen vazgeçtiler.
Elbette lisanslamanın olumsuz etkilerini yaşamaya devam edeceklerini biliyorlardı. Üstelik DiCostanzo şirketi satmak istediği takdirde sürekli gelir akışına sahip olan bir franchise'dan daha düşük değere satmak zorunda kalacaktı. Lisanslama sisteminin kendisini şirketin sisteminin sağlığı ve güvenliği konusunda her zaman için ikilemde bırakacağını da biliyordu. Ancak bu sistemin sahip olduğu pozitif yönlerin de farkındaydı. Lisanslama sistemi ile ilgili evrak işleri çok daha düşük maliyetliydi. Ve franchising konusunda oldukça yaygın olan telif ücreti ile ilgili tutarsızlıklardan kaynaklanan anlaşmazlıklar bu sistemde yaşanmıyordu.
Bir franchise verenin sahip olması gereken en büyük rollerden biri birlikte çalışacakları kişiler tarafından benimsenecek bir kurum kültürü yaratmak, öncelikleri belirlemek ve eylemleri ile örnek olmaktır. Tabii ki bu yalnızca franchise veren markalar için geçerli değildir. Lisans veren bir markanın ya da herhangi bir girişimcinin işindeki başarısı da aynı temellere dayanır.
Steve ve Alexis Schulze çok hızlı büyüme konusundaki korkularından kurtulduktan sonra bu kez farklı bir endişeye kapılırlar. Daha fazla franchise işletmesine sahip olmaları şirketin ruhunu kaybetmesine neden olabilir miydi? Kendi kültürlerini ve değerlerini benimsemeyen bir franchise sahibinin deyim yerindeyse tüm sistemde kısa devreye neden olabileceğini düşünüyorlardı. Böylece tüm işletmelerinin aynı çizgide kalmasını sağlayacak bir yöntem geliştirdiler. Gittikleri her yerde marka elçileri olarak ön plana çıktılar. Bayileriyle ve müşterileriyle bir araya geldiklerinde şirketin değerlerini vurguladılar. Sağlıklı yaşam konusunda tutkulu insanları bulmaya odaklanan bir işe alma programı oluşturdular. Şirket çalışanları için yoga ve pilates sınıfları açtılar.
Steve ve Alexis Schulze bu yaklaşımlarının şimdiye kadar işe yaradığını düşünüyorlar. Yeni franchise adaylarının başvurularını kabul ederken Nekter Juice Bar merkezini 15.000 metrekarelik bir tesise taşıdılar. Kurum içerisine muhasebecilerin ve tedarik zinciri yöneticilerinin de dahil olduğu bir dizi destek personeli eklediler.
Don DiCostanzo’nun franchising sistemi ile ettiği flört, Pedago Electric Bikes’ın başarısının bayilerine ne kadar bağlı olduğunu görmesini sağladı. Bu konuda çok düşündü ve doğru insanlar ile yolunun kesişmesini sağlayan bir iş modeli uyguladığına karar verdi. Sonuçta franchise alan pek çok girişimci herhangi türde bir işletme sahibi olmakla ilgileniyor. Ancak Pedago gerçekten bisiklet meraklıları ile çalışma fırsatı veren bir sisteme sahip bulunuyor.
Pedago Electric Bikes büyüdükçe Don DiCostanzo daha önce aklına bile gelmeyen bir fayda keşfetti. Pek çoğunun müşteri olarak markayla tanışmış olması nedeni ile aktif olarak yeni bayilikler aramak için reklam vermesine gerek kalmadı. Böylece Pedago Electric Bikes dört yıl içerisinde bir mağazadan 87 lokasyona ulaştı. Bir sonraki yıl hedefleri bu sayısı elli artırmaktı. DiCostanzo, karşılıklı tutkularının bayiler ile müşterileri arasında kurulan iletişimi teşvik ettiğini belirtiyor. “Yaşam deneyimlerini paylaşmak bizim iş modelimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu coşku ve girişimci ruh, bizi rakiplerimizden öteye iten şeydir.” Cümlesi ile başarısının sırrını açıklamış oluyor.
Kaynak Link: https://www.entrepreneur.com/article/285121