Hızla değişen kahve kültürünü takip etmekte zorlansak da tüm yenilikler gibi 3. Nesil kahve ile birlikte bize sunulan faydalardan da mahrum kalmak istemiyoruz. Arkadaş sohbetlerinde kahve kültürünüzü ön plana çıkaracak tüyoları bir araya getirdiğimiz bu yazımızda “3. Nesil kahve nedir?”, “3. Nesil kahve demleme yöntemleri nelerdir?”, “3. Nesil kahve ekipmanları nelerdir?” gibi soruların ve daha fazlasının yanıtlarını bulabilirsiniz.
3. nesil kahvecilik son dönemde giderek yaygınlaşmakta ve özellikle gençlerin 3. Nesil kahve ilgisi artmaktadır. 3. Nesil kahve hakkında merak edilenlere geçmeden önce 3. Nesil kahveciliğin daha net anlaşılabilmesi için birinci ve ikinci nesil kahvecilik hakkında kısa bir bilgi aktarmak istiyoruz.
1. nesil kahvecilik, kahve tüketiminin yaygınlaştırılması mantığı ile hareket edildiği, kahvenin tadından ve kahve çekirdeklerinin kalitesinden ödün vermek pahasına kahve içenlerin sayısının çoğaltılmasının amaçlandığı bir akım olma niteliği taşır. Kahvelerin paketlenmesi ve vakumlanarak kahve çekirdeklerinin tazeliğinin korunması gibi uygulamaların başlatıldığı birinci dalga kahve akımı günümüzde de varlığını sürdürmektedir. 1800’lü yıllarda başlayan ve genel itibarıyla 1950’li yıllara dek etkisini hissettiren 1. Nesil kahve akımı sayesinde hazır ve açık kahve tüketimi yaygınlaşabilmiştir. Herkesin standart tatları kabul etmesini sağlamak, kahve tüketimini yaygınlaştırmak ve her eve kahve sokmak gibi amaçlarla hareket edilen birinci nesil kahvecilik 2. Dalga kahve akımı ile kahve tarihindeki önemini yitirmeye başlamıştır. 1. Nesil kahveciliğin faydalarının yine de görmezden gelinmemesi gerekir. Vakumlu paketleme sayesinde kahvelerin taze kalması, kahveye hızlı ve kolay ulaşılması, kahve demleme gerekmeden ve kahve ekipmanlarını temizlemek zorunda olmadan kahve içiminin sunulması 1. Nesil kahveciliğin ön plana çıkan avantajları arasında yer alır. Yine de tüm bu faydalar 1. Nesil kahveciliğin sağlık için zararlı olduğu gerçeğini değiştirmez.
1970’li yıllara gelindiğinde her mutfakta aynı kahve çekirdeklerinin olması, kahvenin aynı şekilde demlenmesi ve sıcak suya atılınca çözünen kahvelerin sağlıksız olması gibi unsurlar kahve kültürünü çıkmaza sürüklemiştir diyebiliriz. Artık insanlar daha kaliteli kahve içmek istediğinden ve kahvenin kalitesinden ya da tadından ödün vermek fikrinden sıkıldığından ikinci nesil kahve akımını tepki olarak ortaya çıkarmışlardır. Günümüzde de hakim ana kahve akımı olarak sınıflandırılan 2. Nesil kahve akımında kahve içenler tükettikleri kahvede kullanılan çekirdeklerin nereden geldiğini ve kahve demleme yöntemlerini bilmek isterler. Kahve içmekten alınan keyfin arttırılması ve dünyanın farklı yerlerinden özel kahve çekirdeklerinin bilinmeye başlaması kahve içme deneyimini bambaşka bir noktaya taşımıştır.
1. Nesil kahvecilikte suda çözünen hazır kahvelerin tadının tüketicileri bir yerden sonra mutlu etmemesi sonucu doğal kahve çekirdekleri ile elde edilen kahvelere yönelmenin başladığı 2. Dalga kahve akımının da 3. Nesil kahvecilikle birlikte hakimiyeti azalmaya yüz tutmuştur. 2. Nesil kahvecilik sayesinde insanlar daha sağlıklı kahveler tüketmeye başlamıştır. Kahve zevki doğrultusunda birçok farklı seçeneğe kavuşulmuştur ve yine bu dalga sayesinde 2. Nesil kahve dükkanlarından zahmetsiz bir şekilde kahve satın alınabilmiştir. Bu dalga kahve akımının kahve zincirlerinin kontrolünde olması ise en belirgin dezavantaj olarak kabul edilmektedir.
Kahve tutkusunun geldiği son nokta olarak tanımlanan üçüncü dalga kahve akımı ile kahve bambaşka bir konuma yükseltilmiştir. Kahve kültürünü ön plana çıkaran, kahvenin hangi ülkedeki hangi çiftlikten geldiğinin, hangi kahve demleme yönteminin kullanıldığının ve kahve çekirdeklerinin kavrulma süresi hakkında bilgi edinildiğinin büyük önem kazandığı üçüncü dalga kahve akımı terimi ilk defa 2002 yılında ortaya çıkmıştır. Diğer tüm akımlardan farklı olarak üçüncü nesil kahveciliğin odağında kahve bulunur. Kahve çekirdeklerine ve kahve çekirdeklerinin kalitesine çok önem verilen bu akımda kahve çekirdeklerinin yetiştirildiği işletmelerin bilgisi dahi tüketicilere sunulur. Oldukça şeffaf ilerleyen üretim ve tüketim yolculuğu kahvenin müzik, şarap ve şiir gibi özel bir anlama kavuşturulmasını sağlamıştır.
3. nesil kahvecilik akımının birçok faydası ve amacı olduğu bilinir. Tüketicilerin içtikleri kahve hakkında tüm detaylarla buluşturulmasını amaçlayan kahvecilik akımında yalnızca kaliteli kahve çekirdeklerine yer vardır ve tüketicilerin bilinçlendirilmesine büyük önem verilir. Tam da bu noktada hayatımıza bir başka meslek girer; baristalık. Baristalar kahvenin hazırlanmasından ve sunulmasından sorumlu kişilerdir. Kahve ekipmanlarının temizliği de müşterilerin kahveler hakkında bilgilendirilmesi de onların görevleridir. Ülkemizde baristalık yeterince değer görmemekle birlikte kahvenin yüceltildiği ve kahvedeki doğal tat katmanlarına duyulan özlemin hissedildiği bu günlerde barista olarak görev yapan deneyimli kişilere göz ardı edilmesi güç derecede ihtiyaç duyulmaktadır.
Kahve akımları kapsamında kısa bir değerlendirme yapmamız gerekirse birinci dalga kahvecilikte temel amacın kahve tüketiminin arttırılması olduğunu ve bu nedenle kahveye erişimin kolaylaştırılması hedefiyle sıcak suya atılınca çözünebilen kahvelerin tercih edildiğini ifade edebiliriz. Kahvelerin tatlarının önemsenmediği bu dönemden sonra kahve çekirdeklerinin kalitesinin ön plana çıktığı ikinci dalga kahvecilik etkisini arttırmıştır. İkinci nesil kahvecilik kahve zincirlerinin tekelinde olduğu ve tam anlamıyla kişisel bir tecrübe vadetmediği için de üçüncü nesil olarak tabir edilen, kahveye duyulan saygının arttırılmasını hedefleyen bir sürece girilmiştir. En çok tüketilen içeceklerden biri olan kahve bu anlayışla birlikte entelektüel anlamda seviye de atlamış ve kendi gurmelerini yaratmaya başlamıştır.
3. nesil kahvecilikte kahve çekirdeklerinin kalitesi, kahve çekirdeklerinin nasıl kavrulduğu ve hangi demleme yöntemleri ile tüketicilere sunulduğu önemlidir. 3. Nesil kahvecilik ile birlikte giderek daha fazla aşina olduğumuz demleme yöntemlerini ve 3. Nesil kahve ekipmanlarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Kahvesini içmeden kendine gelemeyen ve güne başlayamayanlar için yazımızın bu kısmına kadar hem üçüncü nesil kahvecilikten hem de üçüncü nesil kahve demleme yöntemleri ve kahve ekipmanlarından bahsettik. 3. Nesil kahveciliğin yaygın olduğu bu dönemde kahveyle ilgili daha ayırt edici bilgileri ise sona sakladık. Kahve tadını etkileyen faktörlere değinerek üçüncü dalga kahve akımının net bir şekilde anlaşılmasını sağlamak istiyoruz.
1. 3. Nesil kahve akımında kahve çekirdeklerinin kavrulma süresinden nasıl kavrulduğuna kadar birçok süreç titizlikle kontrol edilir. Kahve çekirdekleri amatörler tarafından kavrulduğunda kahvenin tadından ister istemez ödün verilir.
2. Üçüncü nesil kahvecilikte kahveye saygı gösterilir. Kahve deneyiminde köklü bir değişiklik yapılmasını hedefleyen akımda kahvenin ne zaman hasat edildiği, ne şekilde kavrulduğu ve hangi yöntemle demlendiği gibi ayırt edici unsurlara dikkat edilir.
3. Üçüncü dalga kahve akımında kahvenin ithal edildiği ülke, kahvenin tadını da kokusunu da içim keyfini de etkileyebiliyor. İklim ve toprak özelliklerinin kahve tadında farklılık yarattığı gerçeği üçüncü nesil kahveciliğin yapı taşlarından birini oluşturuyor. Bazı topraklarda meyve aromaları ile lezzetlenen kahve çekirdekleri bazı topraklarda güne uyanmanın en pratik haline geliyor.
4. Üçüncü nesil kahve anlayışında kahvenin yalnızca içimden önce öğütülmesi gerekir. Diğer bir deyişle hazır öğütülmüş kahve almak tercih edilmez. Kahvenin çekirdek formunda saklanması ve yalnızca kahve demleme öncesinde öğütülmesi kahvenin taze bir şekilde saklanması ve dolayısıyla tadının muhafaza edilmesi bakımından büyük önem arz eder.
5. “Third Wave Coffee” olarak da adlandırılan üçüncü nesil kahve ile birinci nesil kahve arasında sağlık açısından göz ardı edilmesi zor bir fark vardır. Üçüncü nesil kahveler kimyasal içermez ve mümkün olduğunca doğal bir şekilde içime hazırlanır. Birinci nesil kahveler ise sıcak suda eriyebilecek şekilde tasarlanmıştır ve kimyasal barındırabilir.